PYD’yi Tanımak İçin, PKK’yi Bilmek Gerekir!

PYD’nin kim olduğunu tanımak için arkasındaki asıl kurucu ve onu yöneten gücü yani PKK’yi tanımak yeterlidir. Şu anda Batı Kürdistan’da (Rojava) PYD, aslında PKK’nin yaptıklarını tekrarlamaktan başka bir şey yapmıyor. Dolayısıyla PKK’yi tanımakla PYD’yi de tanımış oluruz.

1980 darbesinden önce Kürdistan'daki Kürd örgütleri tarafından "kontra" bir hareket olarak görülen ve istisnasız bütün Kürd örgütlerine saldırtılan PKK, darbeden sonra diğer Kürd örgütlerinin tasfiyesiyle adeta  kendisine meydan boşal(tırıl)mıştı. Kürt halkının rejime karşı öfkesinden faydalanan PKK, kimi zaman baskı ve katliamlarla, çoğu da devletin Kürd halkına yaptığı zulümler neticesinde güçlenip Kuzey Kürdistan’da tek güç haline gelmeyi başarmıştır. Kürd halkının bir kısmı da "denize düşen yılana sarılır" misali derin yapıların eseri bu örgüte destek vermiştir.

Ancak hakim olduğu yerlerde bırakın İslami bir çalışmayı, İslami bir yaşantıyı, kendisi dışındaki hiçbir grup ve cemaatin varlığına dahi tahammül göstermeyen, tıpkı Kemalistler gibi tekçi bir zihniyete sahip olan bu örgüt, gerektiğinde kendi parti çıkarları için her türlü mezalimi yapmaktan çekinmemiştir. Bu konuda diğer Kürd yapılarına karşı geliştirdikleri komplolar, sindirme ve yıldırma politikaları ile işledikleri cinayet ve katliamları, PKK tarihini az çok bilen herkes bilir.

PKK’nin en önemli özelliği önce kara propagandalarla karşıtlarını karalayarak tabanına ve kamuoyuna suçlu diye gösterir. Bu bazen parti politikalarıyla ters düşen arkadaşları da olabilir. Ardından propagandalarla karaladığı ve kendince suçlu diye gösterdiği kişi ve yapılara saldırır. Eğer karşılık verilmezse zaten sorun yok ve üstünü kapatır. Ya da diğerlerine ibret olması için propaganda aracı yapar. Ama tersi olursa, yani saldırdığı taraf kendini korumak için karşılık verirse bu sefer yaygarayı koparır, etrafı velveleye verir ve sanki kendisi saldırıya uğramış gibi bir algı oluşturmaya çalışır.

Bu arada karşıtlarını devletin işbirlikçiliğinden tutun, en adi yalan ve iftiralara kadar karalamaya ve toplumun gözünden düşürmeye çalışır. Eğer bunlar da para etmezse bu sefer barış havarisi kesilir ve aslında kendilerinin barış istediklerini karşıtlarının ise saldırgan olduklarını yaymaya çalışırlar. Bu arada fırsat buldukça da saldırılarını yapmaktan da geri durmazlar.

Şunu belirtmekte fayda var. Hem bu örgütte, hem de taraftarlarında sanki PKK’nin herkesi vurma, herkesi öldürme gibi bir hakkı var. Ancak kimsenin karşılık verme hakkı yoktur gibi bir anlayış hakimdir.

Nitekim 1990’larda Kürdistan’da daha önce diğer Kürd örgütlerine yaptığı gibi, Hizbullah cemaatine karşı da bu kirli politikalarını aynen uyguladılar. Ancak cemaatin kendini korumak için karşılık vermesi ve geri adım atmaması onları adeta çıldırtmış ve vahşileştirmişti. Çünkü o güne kadar Kürdistan’daki bütün örgüt ve yapıları bu şekilde sindirerek ortadan kaldırmayı başarmışlardı. Bu da onları adeta güç ve kibir sarhoşluğuna sokmuştu. Bundan dolayı Hizbullah cemaatine karşı en adi aşağılık propagandalardan tutun, en vahşi eylemlere kadar onları sevk etmiştir.

Yaptıkları eylemlerde çoluk-çocuk, ihtiyar-kadın, cami gibi kutsal mekanlar dahil, her yeri ve herkesi hedef almaya başlamışlardı. Köy yollarına koydukları mayınlar ve yol kesmelerde, kendi yandaşları da bazen bu eylemlerin kurbanı olabiliyorlardı. Nitekim Çınar’ın Tilwer ile Qubik köyü arasında durdurdukları bir yolcu otobüsünde, içinde kendi yandaşlarının da olduğu bazı yolcuları indirip, infaz etmekten çekinmemişlerdi. Hem de gündüz ortasında! Ki çevredeki köylerin yardıma gelmesiyle bu 5 kişilik PKK'li grup olay yerinden kaçamadan öldürülmüşlerdi. Silvan Susa köyünde camiye ibadet için giden savunmasız ve silahsız 10 Müslümanı şehid etmeleri de bu örnekler arasındadır.

Onlar için kimin öldüğü önemli değildi! Önemli olan eylemlerinin ses getirmesi ve insanlar üzerinde korku psikolojisini oluşturmasıydı. Bunda da önemli ölçüde başarılı oldukları söylenebilir.

İşin en ilginç yanı da bu örgütün özgürlükten, demokrasiden, insan haklarından, inanca saygıdan bahsedip bunlarla kendini temize çıkarma ikiyüzlülüğünü göstermesidir. Bazen bazı saf insanların, onların bu söylemlerine kandıklarını görmek de doğrusu düşündürücüdür.

Yukarıdaki bilgilere bakarak aslında PYD’nin ne olduğunu ve Rojava’da ne yapmak istediğini kolaylıkla anlayabiliriz. İslam dinine karşı alerjileri de PKK'den hiçte az değildir. Nitekim PYD eşbaşkanı Salih Müslim yaptığı bir açıklamasında "şeriata karşı savaşıyoruz" diyerek gerçek niyetini açığa vurmuş ve kendince bir yerlere yaranmak için mesaj vermeye çalışmıştır.

Onun için PKK ve türevlerine şunu söylemek istiyoruz:

Eğer gerçekten Kürd halkının iyiliğini istiyorlarsa, Kürd halkının haklarını savunduklarını iddia ediyorlarsa,  önce ellerindeki Kürd kanının hesabını versinler. Ki Öcalan’ın kendisi 15 bini kendi mensupları olmak üzere, binlerce Kürd’ün kanını döktüğünü itiraf etmiştir.

Eğer samimi iseler, devletin derin organizasyonu olan eli kanlı Ergenekon terör örgütü suçluları, Doğu Perinçek ve Yalçın Küçük’le olan karanlık ilişkilerini ve bunların verdiği hangi vaatler karşılığında, 1990’larda dindar Kürtlere saldırdıklarını açıklasınlar.

Öyle yalan propagandalarla, ortalığı velveleye vermekle, başkalarına hakaret etmekle kendi suçluluğunuzu, caniliğinizi ve karanlık yapılarla olan ilişkilerinizi unutturamazsınız.

Şu anda Rojava’ya giden yardımların önündeki en büyük engel PKK’nin bu ihanetçi tavrıdır. Rojava’da kendilerine muhalif Kürtlerin evlerine baskın yaparak, buralardan ele geçirdikleri ve Türkiye’den gönderilen yardımları, teşhir edip, bununla İslami kesimleri suçlamak ahlaksızlıktan öte insanlıktan nasip almamaktır.

PKK/PYD’liler Rojava’da ellerinde silah olduğundan, giden yardımları sadece kendi destekçilerine veriyor, diğer Kürtlere yapılan yardımları engelliyorlar. Bu zorbalıkları yüzünden Güney Kürdistan yönetimi bile, sınır kapısına sınırlama getirmek zorunda kaldı. Rojava’daki PDK’ye yani Barzani’ye yakın Kürtlere bile bu kadar baskı yapıp suikastlarla öldürüyorlarsa, varın diğer Kürd gruplarına ne yaptıklarını siz hesap edin!

PKK/PYD şu anda Rojava’da kendi parti çıkarlarından başka bir şey düşünmediği ortadadır. Esad’a ve kendilerine tabi olmayan Kürtlere yaptığı baskı, zulüm ve katliamlar bunun göstergesidir. Kısa bir süre önce Amûdê’de Kürd halkından 10 kişiyi öldürüp 50 kişiyi yaraladıkları katliam gibi… Hatta bunun için bütün Kürtlerin nefret ettiği kanlı Esad diktatörlüğü ile işbirliği içine girmekten ve paralı koruculuk yapmaktan da çekinmemektedirler. Batı Kürdistan’daki petrol kuyularının güvenliğini sağlama karşılığında Esad, her ay onlara düzenli maaş ödemektedir. Dolayısıyla onlar için Kürtlerin hakları değil, dünyadaki bütün sol kesimlerin bile artık sorguladığı Marksist, Leninist, Stalinist düşünceleridir.  Ki onlarla, Esad diktatörlüğünü birleştiren temel noktada, bu ortak düşünceleridir. Rojava etrafında kopardıkları bu vaveylanın en önemli sebeplerinden biride Kürtleri PKK’nin etrafında toplama stratejisidir. PKK, tarihinde bunun gibi bazı olayları kullanarak, ajite ederek  partinin tabanını genişletme politikaları çok olmuştur.

Şunu eklemekte fayda var. Kim olursa olsun Kürtlerin kanını ve namusunu helal sayması, ancak bir sapıklıktır. İster bunu İslam adına yapması, ister başka bir şey adına yapması olsun fark etmez. Gerçi PKK/PYD’nin ortaya attığı bu iddia her ne kadar yalanlanmışsa da, şayet varsa böyle bir şey ancak İslam’ı kendi dar görüşleri için kullanmaktır. PKK’ninde bunu kullanarak İslam’a ve bütün İslami kesimlere teşmil edip hakaret etmesi de bir o kadar ahlaksızlıktır, İslam düşmanlığıdır.

Her ne kadar olmayacak duaya amin demekse de, en son şunu eklemek istiyorum: PKK ve türevleri Eğer samimi iseler ve Kürd halkının faydasını gerçekten istiyorlarsa; insan gibi diğer Kürd örgüt ve cemaatleriyle beraber, kendi örgüt ve partileri için hiçbir hesap kitap içine girmeden, Kürd halkının yararına ve inancına saygılı bir duruşla hareket edip, Kürd halkına verdikleri bu kadar acıya rağmen, sonunda Kürd halkı için yararlı bir iş yaparlar.

 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
6 Yorum