Kızı kaçırırım diyen evlad ve denklik

Oğlunun evlenmek istediği kızı, ailesi vermeyince kaçırmasından endişe eden hanımefendi okuyucumuz şöyle diyor:

“Eşim yedi sene önce öldü. Üç kızım bir oğlum var. Kızlarım evli, oğlumun da evlilik yaşı geldi. Oğlum üç senedir bir kızla görüşüyordu. Bunun ne kadar doğru olmadığını söylesem de, oğlum kızla görüşmeye devam etti. Kız, mühendislik okumuş, annesi öğretmen, babası da mühendis. Benim oğlum ise markette çalışıyor, öyle üniversite filan da okuyamadı. Altı ay önce kızı istemeye gittik, vermiyoruz dediler. Ben de oğluma; “bak görüştüğün kız isteseydi ailesi de kabul ederdi diyerek” kızdım. Böyle dedim diye deliye döndü, “ben ne yapacağımı biliyorum” dedi. Ne yapacaksın? dedim, “kızı kaçıracağım onlar da hiçbir şey yapamayacaklar” dedi. Aynısını kıza da söylemiş. Kız da güya, “sen ne dersen ben razıyım” demiş. Ne yapacağımı şaşırdım.

Sonra üç sefer daha gittik, yine yok dediler. Oğlum, kızı kaçırma ile ilgili her gün yeni bir plan söylüyor. Başka kız buluruz desem de, sabret desem de beni dinlemiyor. Sonra duyduk ki, başkaları da kızı istemişler, anne babası yine yok demişler. Bu da bana bir ümit oldu. Gerçekten anladım ki, annesi babası kızlarının fikrini değiştirmesi için baskı yapıyorlarmış. Onun kendisinin dengi olmadığını, bir süre düşünse bunu unutacağını söylüyorlarmış. Babası da oğlumu aramış, kızımın peşini bırak gibi biraz tehditvari sözler söylemiş. Oğlum hâlâ kaçırmaktan sözediyor. Bir yanlış yapacak diye çok korkuyorum..”

Belki de değişen sosyal, hukuki ve kültürel şartlar gibi sebeplerle kız kaçırmada ciddi bir azalma var. Tabi ki, evladlarının tercihini değiştirmekte zorlanan anne babaların huzursuzluktan yana olmadıklarını da unutmamak gerek.   

Kızın tavrı elbette ki burada da hikayenin odak noktasıdır. Kızın kabulü netleştiği oranda, ailesinin de kararı netleşecektir. Ki belirtildiği gibi, başka dünür gelenlere de yok demeleri, kızın ne demek istediğini açığa çıkaran bir ipucudur. Peki “kaç defa gittik vermediler, yapacak bir şey kalmadı” şeklinde bir tavır doğru mudur? Hayır.

Çünkü madem ki, örfte meşhur olduğu gibi ‘kız evi naz evi'dir. Kızın sadece anne babası değil, varsa dedesi, ninesi onlara da gitmeliler. Aile üzerinde etkisi olan başka kimler varsa onlara da bir şekilde ulaşmalılar.

Oğlanın tahsili ve kazancı, kızın ailesi için kolay kabullenilecek durumda mıdır? Toplumun ortalama algısına göre buna evet demek zor.

Burada oğlanın ahlak ve şahsiyetinde de ciddi boşluklar varsa, kız tarafından farklı bir cevap beklemek fazlaca hayalcilik olur.

O zaman kız istemeye gidilirken muhatapları rahatlatacak teminat kabilinden bir şeyler üzerinde daha fazla durmak şarttır:

“Oğlumuzun öyle yüksek bir tahsili yok ama, işinde çok düzenli ve istikrarlıdır. Kumarı, içkisi, savurganlığı yoktur. Diliyle küfretmez, saygıda kusur etmez, öfkesini yutar. Namazını hiç aksatmaz, kitabını okur, sohbete gider, arkadaşları hep temiz insanlardır. Çevresinde sevilir, zayıfın, yoksulun elinden tutar, akrabasını gözetir, komşusunu bilir, ihtiyaçlarına koşar, misafiri çok sever, cömerttir, gözü harama bakmaz, zulme rıza göstermez, hakka hukuka riayet eder vs.”

Oğlunuz bunun gibi güzel vasıflara sahipse, kızın ailesinin fikri biraz daha kolay değişebilir ve sonuçta, “kızım biz sana diyeceğimizi dedik, sen bilirsin” demek zorunda kalacaklardır.

“Vermezlerse şöyle yaparım, böyle ederim, kızı kaçırırım türünden cümleleri de anne, isterse oğluna söyletmeyebilir. Bunun için de biraz sert ve dik durması yetecektir.

Çünkü sonuçta her halükârda oğlan bu konuda da annesine muhtaçtır.

Annesi evladının çocuksu tavırlarına karşı hikmetle, sabırla ve her adımda ümit vererek, yol göstererek, teselli ederek onu güçlü kılmalıdır. 

Dua bekleriz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.